1.Buğdayın Türküsü, 1979
2.Akdeniz Akdeniz, 1983
3.Film Müzikleri, 1985
4.Günebakan, 1986
5.Dünyanın Kapıları, 1987
6.YeşiImişik, 1988
7.Vira Vira, 1990
8.Rumeli Konseri, 1991
9.Aşk Yeniden, 1992
10.Külhani Şarkılar, 1994
11.Süper Baba, 1995
12.Her Dem Yeni, 1996
13.Yeni Türkü 'Yeni', 1999
1978 yılında Ankara'da kurulan grup, Selim Atakan, Zerrin Atakan ve Derya Köroğlu kadrosuyla müzik hayatına başladı. Grubun müzik çalışmaları lise yıllarında başlamıştı. Liseler arası yarışmalarda birçok dereceleri olan grubun müzik tarzı rock ağırlıklıydı. Etkilendikleri yabancı sanatçı ve gruplar; Led Zeppelin, Beatles, Crosby, Stills and Nash ve Paul Simon' du. 1974'ten itibaren ise Türk müziğine ilgileri çoğaldı. Modem Folk Üçlüsü, Fikret Kızılok ve Timur Selçuk'dan etkilendiler.
1979'da ilk albümleri olan 'Buğdayın Türküsü'nü çıkardıklarında, ayak bastıkları topraklarda yaşayan insanlar için müzik yapmaya karar vermişlerdi. Yazdığı şiirlere 'türkü' diyen şair Yaşar Miraç, modem zamanın çağdaş türkülerini üreten gruba 'Yeni Türkü' ismini verdi. Geleneksel halk müziği motifleri ile oluşturulan 'Buğdayın Türküsü', geleneksel müziğin gürıümüz insanına ulaşmasını hedefliyordu. 1968 döneminde lise öğrencileri olan grup elemanları, o dönemin sloganları olan 'savaşma seviş' ve sevgi ile müziğe inandılar, onlar için müzik içten duyguların paylaşımı olmalıydı. 1981 yılına kadar üç kişi olan grup, aralarına Murat Buket (ud), Tuğrul Bayraktar (bas), Eftal Küçük (buzuki gitar) ve Tuncer Tercan (bağlama, vokal)'ı alarak genişledi. 1983 yılında 'Akdeniz Akdeniz' albümü, Ege ve Akdeniz esintileri kullanılarak, coşku ve hüznü birbirine katarak dinleyicilere sunuldu. Yeni Türkü, müziklerinde ön planda Türk müziği çalgılarını, arka planda ise Batı müziği çalgılarını kaynaştırıp kendine özgü bir yapı kazandı. Anadolu ve Bizans kültürlerinin izlerini taşıyan İstanbul'u ise müziklerinin simgesi olarak seçti. Film ve belgesel müzikleri de yapan grup; 1982 yılında Delikan filminin müziği ile Türk Sinema Yazarları Derneği en iyi film ödülünü, 1983 yılında Derman filminin müziği ile Altın Portakal müzik ödülünü aldılar. 1983'de Badi filminin müziğini ve 1984'de Firar filminin müziğini yaptılar. 1985 yılında da Türkiye'de ilk kez özgün film müziği kasetini çıkardılar.
1985 yılında sanat endüstrisinin merkezi olan İstanbul' a göç eden Yeni Türkü, 1986 yılında 'Güne Bakan' albümüyle ilk defa Klasik Türk müziğinin ayrıntılarını kullanmaya başladı. Ud ve bağlamanın yanı sıra klasik kemençe ve kanun gibi Türk müziği sazlarına yer verilerek makamlardan ve zengin motiflerden yararlanıldı. 'Güne Bakan' albümünde; Selim Atakan (tuşlu çalgılar), Tuğrul Bayraktar (bas, vokal), Murat Buket (gitar, vokal), Derya Köroğlu (gitar, solo vokal), Volkan Oburoğlu (flüt) ve Cengiz Onural (klasik kemençe) beraber çalıştılar. Bu albümde, müziğe boyut katması için elektronik tuşlu çalgıları ve 'drum machine' kullandılar. Yeni Türkü'ye gelen besteler grup olarak çalışıldığında yeni ufuklar açılabiliyor. Fakat gruba göre en iyi söz ve beste aynı anda çıkanlar oluyor. Örneğin, Güne Bakan şarkısının söz ve bestesi. Yeni Türkü, Yunanistan'a göç eden Rumların oraya götürdükleri müziklerden etkilendi, Yunanlıların yaptıkları müzikle kendi müziklerini kaynaştırdı. Grup üyeleri ticari bir birliktelik için değil duygusal ve içten bir çalışma için bir araya geliyorlar. Hiçbir zaman ticari bir anlayışta olmayan Yeni Türkü'nün amacı müziğini geniş kitlelere ulaştırabilmek yeter ki müziğini yaratmadaki içtenliğini koruyabilsin. Yeni Türkü müziğinde sözlerin ayrı bir önemi var. Birçok söz çağdaş Türk şiirlerinden oluşuyor, Can Yücel, Yaşar Miraç, Turgay Fişekçi, Lale Müldür, Kemal Burgay gibi şairlerin eserlerini bestelediler. Ayrıca söz yazarları olarak Murathan Mungan, Meral Özbek ve Cengiz Onural gibi önemli isimler sayılabilir. 1987 yılında çıkan 'Dünyanın Kapıları' albümü bir önceki albüm ile aynı çizgideydi. 1988 yılında çıkardıkları 'Yeşilmişik' albümü Yeni Türkü'yü çok geniş kitlelere ulaştırdı. Bu albümden sonra Yeni Türkü için yepyeni bir süreç başladı. Yurt dışında ve yurt içinde birçok konser veren grup içten ve sıcak duygularını dinleyicileriyle paylaştı. Müzikte yeni arayışlara yöneldiler, fakat piyasa kurallarından ve ticari zihniyetten uzak durdular. 1990' da 'Vira Vira' albümü ile Yeni Türkü'nün çalışmaları sürdü. 1991 'de ise canlı konser kaydından oluşan 'Rumeli Konseri' albümü çıktı. Şarkılarda hüzün olduğu kadar mutluluklara da yer verdiler. Geçmişe özlem ile bakarken geleceğe dair umutlar da besliyordu Yeni Türkü müziği. Gruba, basın organlarından birçok defa 'Yılın En İyi Topluluğu' ödülü verildi. 1992 yılında çıkan 'Aşk Yeniden' albümü ise Yeni Türkü'nün Rembetiko müziğini kamuoyuna sunmasıyla büyük ilgi uyandırdı. Rembetiko, Ege'nin iki yanında yaşayan insanların acılarını, özlemlerini dile getiriyordu, o insanların müziğiydi. Albümdeki 'Yedikule' şarkısı ve klibi birçok ödül aldı. 1994'te çıkan 'Külhani Şarkılar' albümü ise tamamıyla Rembetiko müziğiydi. Toplumsal olaylar, doğa, kaybolan duygular ve aşklar Yeni Türkü'nün konusuydu. 'Süper Baba' dizi filminin müziğini yapan grup 1995'de Türkiye'de ilk defa, bir dizi filmin kasetini çıkardı. Albüm, tüm dünya pazarlarına dağıtıldı ve “World Music” listelerinde yer aldı. 1996'da 17 yıllık birikimlerini değerlendirerek, seçme şarkılarım 'Her Dem Yeni' adlı albümde topladılar. Şarkılar stüdyoda yeniden değerlendirilerek ve dijital mastering yapılarak günümüz teknolojisine uygun hale getirildi. Albümdeki şarkılar; Aşk Yeniden, Yağmurun Elleri, Olmasa Mektubun, Telli Telli, Yeşilmişik, Destina, Bana Bir Masal Anlat Baba, Maskeli Balo, Karanfil, Rüzgar, Çember, Fırtına, Yedikule, Günebakan, İstersen Hiç Başlamasın, Başka Türlü Bir Şey, Vira Vira, Resim, Açelya ve Bahar Şarkısı olarak kararlaştırıldı.
1996 yılından sonra Yeni Türkü'nün şimdiki kadrosu oluştu. 1999 yılında 'Yeni
Türkü 'Yeni" albümü çıktı. Grubun bundan sonraki amacı, kendi etnik müziğini
dünya etnik müzikleri arasına sokmak. Gelecekle ilgili planlan arasında dünya sanatçılarıyla ortak çalışmalar yapmak ve festivallere katılmak yer alıyor. Yakın gelecekte “World Music” listelerinde yer almak için çalışmalarını sürdürüyor.
1955 doğumlu sanatçı, eğitimini Ankara Fen Lisesi, ODTÜ Mimari, ODTÜ
Ekonomi (master) de tamamlamıştır. Mimar olarak bir süre çalıştıktan sonra Gazi Üniversitesi Ekonomi bölümünde asistanlık ve çeşitli şirketlerde Bilgisayar Yazılım Yöneticiliği yapmıştır. Ortaokul yıllarında başladığı müzikten hiç kopmadı. Lise ve üniversite arkadaşlarıyla yaptığı çalışmalar, onu ilk albümü Buğdayın Türküsü'ne kadar getirdi. Grubun bestelerinin büyük bir bölümü Köroğlu imzalıdır. Bir müzik stüdyosu kuran Köroğlu, çeşitli yapımlarda müzik prodüktörlüğü yapıyor. Bireysel olarak yaptığı belgesel ve film müzikleri var. 1997 yılında bu enstrümantal (etnik - new age) parçalar 'Musikarium' adlı albümde toplandı.
1972 doğumlu sanatçı, 1981 yılında İstanbul Devlet Konservatuarı keman bölümünde müzik hayatına başladı. Yurtiçi ve dışında gençlik orkestralarıyla konsermaister ve solist olarak birçok konser verdi. 1991 yılında Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü'ne girdi. 1992 yılından beri Yeni Türkü ile çalışıyor.
1954 doğumlu sanatçı, İzmir Kolej i ve Marmara Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi mezunu. 5 yıl Yamaha okullarında elektrik bas ve armoni üzerine dersler verdi. Birikimlerini beş kitapta topladı. Acid Tripin topluluğu'nda çalıyor. 1996 yılından beri İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde jazz bölümünde bas bölümü öğretim görevlisi. 1994 yılından beri Yeni Türkü ile çalışıyor.
1979 doğumlu sanatçı, müzik hayatına 1989'da İTÜ Türk Müziği
Konservatuarı’nda başladı. 1994'te Munich ve Bremen'de kemençe üzerine resitaller verdi. Cinücen Tanrı Korur Topluluğu ile konserler verdi. 1997 yılından beri Yeni Türkü ile çalışıyor.
1975 doğumlu sanatçı, 1996'da Acid Tripin'de davul çalmaya başladı. 1996 yılından beri Yeni Türkü ile çalışıyor.
1976 doğumlu sanatçı, 1993 yılında İTÜ Türk Müziği Devlet
Konservatuarına girdi. 1999' da Lions kulübünün düzenlediği enstrüman
yarışmasında ud dalında Türkiye birincisi oldu. 1997 yılından beri Yeni Türkü ile çalışıyor.
Yeni Türkü karanlık bir dünyada güzellikleri bulup çıkaran, gündelik işlerden sıyrılıp duygularının peşinden koşanların müziği. Geçmişte kalmış güzellikleri anarken bunu umutsuzluk içinde değil, aksine, coşkuyla yapıyor. Şarkılarında hüzün ve mutluluk eşit dağılmış, insanlarda olduğu gibi. Fabrikasyon ve basmakalıp sözlere yer verilmiyor, ticari kaygıdan arınmış olarak müzik yapılıyor. Şarkılarda bütün insanlar kendilerinden bir şeyler bulabiliyorlar, insanlara anlam dayatması yapılmıyor şarkı sözlerinde; dinleyiciler kendi dünyalarına dalıyorlar, özel anlamlarını atfediyorlar şarkılara. Albümleri homojen değil, doğu batı sentezi arasında gidip geliyor. Yeni Türkü şarkıları insanlara umut veriyor. İnsanların tek bir dünyayı paylaştığını hatırlatıyor. Her ne kadar yok olan şeyler de olsa her dem yeni ve taze kalan şeylerin umudunu veriyor. Hayatı ertelememekten ve güzellikleri yaşamaktan bahsediyor. Yılların geçmesiyle hiçbir şey değişmiyor önemli olan duyguların kaybolmamasıdır diyor. Topraklarındaki insanlar için müzik yapan, fakat müziğini dünya etnik müziği içinde görmeyi amaçlayan Yeni Türkü, 22 yılda her dem yeni ve taze kalmayı başardı. Daha uzun yıllar da başaracak.
CEREN ÖÇAL